25 Aralık 2009 Cuma

Yemeye kıyamadığım köfte


Evet evet yanlış duymadınız! Bizzat şahsen ben kendim, ömrü hayatımda yemeyeceğim bir köfteyi size takdim etmekten gurur duyarım.


Kilo aldırmayan, tatlı mı tatlı, şeker mi şeker, minik bir köfte bu!


Bazen severken yiyesim gelmiyo mu? Geliyo ama iyidiyetimi asla bozmuyorum kendisine karşı, hahahaha : )

18 Kasım 2009 Çarşamba

Karşılıksız Çek. Çok ayıp çoook




Şeftali Reçeli

Yeşil Zeytin

Kavrulmuş Badem

Kavrulmamış Badem

Keşkül

Limonlu cheesecake

Toffee nut latte

Baklava

Lahana Çorbası diyeti yapmak

Deniz, Seto, Ömür, Orhan ekibiyle delicesine gezmek tozmak

Deniz'le Kıbrısa gitmek, Casino'da sabahlamak

Minik kedim Köfte'yi mıncırmak mıncırmak ve mıncırmak

Yaka iğnesi yapmak

Yolda kitap okumak

Alışveriş yapmak

Monopoly oynamak

Sabahları danalar gibi uyumak

Deniz'le gerçekleşmesi zor planlar yapmak

Yeniden Kaş'ta olmak

Yeniden Bodrum'da olmak

Süt ve süt ürünleri

Müze ve ören yerleri


Evet tüm bunları canım çekiyo. Hepsine her zaman sahip olmak istiyorum.

Ama karşılığında zaman, enerji, para ve kilo (yuh! bu olmadı) harcamıyım istiyorum.

Verdiğim çekler hep karşılıksız çıksın.

Zaten ben ne çektiysem şu hayatta hep canımdan çektim!

Yazar'a not: Allah Çektirmesin...

:) dinimiz amin :)

30 Ekim 2009 Cuma

Bu sefer İyiDİYETİMİZLE mutlu olmak yerine İyiNİYETİMİZLE mutlu edelim!


Öncelikle bu linke göz atmanızı önemle rica ediyorum.


Ben de gönüllü olmak istiyorum, bir şeyler yapmak istiyorum derseniz iletişime geçelim. Yapacak çok şey var. Birlikte büyüyelim...


Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim.


Daha fazla bilgi için LÖSEV

Alışveriş yaparak katkıda bulunmak için LÖSEV ISPANAK


Not: Lütfen yazıda yer alan tüm linkleri dikkate alınız.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Madem öyle bol bol badem ye!


Benim bir zulam var. Evet evet şahane bir zula hem de.
Yatağımın hemen dibinde, komidinin üst çekmecesinde.

Güzel de bir sistemim var. Akşamları yatağımda kitap okurken, bir elimle kitabı tutmaya devam edip, diğer elimle çekmecede duran paket paket bademlerimi yiyebiliyorum.

Bunu anlattığım bir arkadaşım sağolsun bu sabah bana bir mesaj attı.

Mesaj aynen şu şekilde:

Televizyon'da diyetisyen kilo almak isteyen kadınlara anlatıyor: Gece yatmadan 10-15 tane badem yiyin mutlaka kilo alırsınız.

Sabah sabah uyku sersemi mesajı okuyunca kilo alıcam diye korkmuştum ki, aklıma geldi:

Ben gece yatmadan 10-15 badem yemiyorum ki, en az 20 tane yiyorum. Bu durumda beni bağlayan bir durum yok ortada.

Ohhh beee nasıl rahatladım anlatamam!




Not: Yukarıda görmüş olduğunuz pişmiş kelle yazı içinde beni temsil etmekte olup, kendisi özünde annemin elleriyle yapmış olduğu bir tuzlu kurabiyedir.

7 Ekim 2009 Çarşamba

Diyeti bozarsan öcüler yer seni!


Amanın da ne güzel zayıflamışım. Yok efendim ne şahane diyet yapıyormuşum. Artık akşam yemeği niyetine sadece süt içiyormuşum. Derkeeeen bakın başıma neler geldi.

Efendim olay şöyle cereyan etti. Kendimi takdir ettiğimden gayrıııı, dedim ki bir kereliğine kendimi güzel bir akşam yemeğiyle ödüllendiriyim. Ama çooaaak önemli bir noktayı atlamışım. Bunun daha gecesi varmış.

Akşam saat 11 sularında güzzeeeel bir yemek yedim. Eve gittim. Her normal insanın yaptığı gibi uyumaya çalıştım. Ama ne zamandır akşam yemeğine alışık olmayan bünyeyi azıcık sarsmışım sanki.

Sonrasında televizyona dizi olsa 3 sezona yetecek kadar malzemeye sahip kabus silsilesine maruz kaldım. Her yarım saat başı gördüğüm kabustan uyanıp, "Ohhh kabusmuş" diyip yine uyudum. Sonra yine uyandım, "Ohhh neyse ki bu da kabusmuş" diyip yine uyudum derken bir baktım sabah:

"Eyvah ben zombi olmuşum :(

Şimdi sorarım sana! Neyine senin ödül falan ha neyine?

Bir daha diyeti bozmak mııı?

Tövbeeee duymamış olayım edi!

1 Ekim 2009 Perşembe

En Zayıf Halka! Hayır Fil Değil Mecazi Anlamda Halka

Eneee metrobüse mi biniceeeez, haydi kızlar diyete o zaman! Ama dikkatinizi çekerim bu sefer ArtDiyetli olmayı önermiyorum kesinlikle. Herkes İyiDiyetli olacak! Kim demiş ki en zayıf halka olmak her zaman kötüdür diye?

Zira can yoldaşım, arkadaşım Ayşacül ile metrobüs yolculuklarımızdan anladığım kadarıyla ne kadar zayıfsan, hayatta kalma şansın da bir o kadar yüksek oluyor.

Hepimiz formda olalım ki yolculuk sırasında ezilme büzülme ihtimalimiz azalsın. Malum metrobüsler kalabalık, az yer kaplarsak rahat rahat yolculuk ederiz. Ama nacizane şunu öneriyorum: Zayıflarken bel bölgesinde bir miktar can simidi bırakalım ki olur haa düşersek koruyucu görev üstlensinler.

Ayrıca yaw çok kilo aldım bu aralar, spora mı başlasam ne diyosanııııııız, işte size muhteşem fırsaaat :)

Metrobüsün en kalabalık olduğu saatlerde kendimize bir direk belliyoruz. Asılabildiğimiz kadar asılıyoruz. Sonrasında en keskin virajda direğe asılaraktan bacaklarımıza güç veriyoruz, böylece su kayağı yapabilmek için küçük alıştırmalarımız başlamış oluyor. Bu etabı geçtikten sonra artık denizde sporunuz yapmaya başlayabilirsiniz.

Söylemeden geçemiyciğim, Metrobüs sayesinde trafikte oyalanmadan süratle eve gittiğim için akşam yemek yediğim saat de 7 oldu :) Yani 8'den sonra bir şey yemeyerek de diyetime katkıda bulunabiliyorum.

Not: Bu yazıda görsel kullanılmamıştır. Tamamen hayal gücünüze bağlı takılabilirsiniz. Artık konserve mi düşünürsünüz, balık istifleri mi o size kalmış!

6 Ağustos 2009 Perşembe

Domateees Bibeeeer Patlıcaaaan



İstiyorum ki çıkıyım sahnelere, kötü müzik yapıyım. İzleyenler de bana yumurta (çürük olmasın, köy yumurtası tercihimdir), domates (çanakkale fena olmaz ama organik de olabilir) falan atsın. Ben de sahnede elimde tavayla onları yakalıyım. Nasıl fikir ama?

Olay biraz bibere bakar, sonrasında sahneye atılanlardan mis gibi menemen olur :)

Yoksa benim yeteneğimden hiç şüphem yok, maksat karınlar doysun!

Foto by Seto

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Ben zaten bir gitarın bir de kadayıfın tellerini severim


Müzik ruhun gıdasıymış pehhhh. Vurdum gitarımın teline teline, çaldım da çaldım nooldu? Sonunda bekledim ki sol anahtarı şeklinde çikolatalar gelir, ne biliyim gitar şeklinde pasta gelir, en kötü ihtimalle gitarın tellerini temsilen kadayıf gelir dedim ama yooook ne gelen var ne giden.

E ne anladım ben bu işten?

Müzik dünyası bundan sonra bensiz kalsın, ben yokum arkadaş!

Foto by Seto

23 Temmuz 2009 Perşembe

Magnet gibi yapışmayalım buzdolabına


Bu magnetlerden birincisini diyetimi bir kereliğine (!) bozduğum için mutlu ve de umutlu yarınlarıma ithaf ediyorum.

İkincisini ise bana kocaman dürüm yedirdiği yetmezmiş gibi, üstüne de tatlı yiyelim diye kendinden geçen ve gecenin bir saati gerek sütlü gerekse şerbetli tatlılar yememe sebep olan canım dostum Deniz'e ithaf ediyorum.

Ayrıca burdan kendime sesleniyorum buzdolabına yapışması gereken magnetler! Sen değil!


17 Temmuz 2009 Cuma

ArtNiyetli insanlar İyiDiyetli hayvanlara karşı


Evet evet yanlış duymadınız hayvanlar da diyet yapar!

Sokakta, çevremde, yani her her yerde rastladığım sokak hayvanlarının diyet yapıyor. Ya da diyet yaptırılıyorlar.

Sizce neden?

Çünkü halkımızın çoğunluğu çok düşünceli ve sokakta fit vücutlu kediler, köpekler görmek istiyorlar.

Mesela dün araba çarpmış bir kedinin başında veteriner beklerken konuştuğum bir hayvansever teyze bana öyle bir şey anlattı ki yok artık dedim yani. YOK ARTIK!

Geçen gün sokakta bir köpek görmüş, hayvancağız sıcaktan olacak çok susamış, yere atılmış bir şişeye ağzını sokmaya çalışıyormuş. Teyze de yakındaki pastahaneye girmiş ve bir plastik kapları varsa (ki pastahane bu elbette ki kap dolu içerisi) içine su doldurup verebilirler mi diye sormuş.

Pastahanemizin duyarlı sahibi, herhalde köpeğe su içse yarıyor, hayvan kilo almasın diye düşünmüş olacak ki benim öyle kediye köpeğe verecek kabım yok demiş. Allahtan teyzenin yerinde ben yoktum. Allah korusun kazayla dükkan o duyarlı pastahane sahibinin başına yıkılabilirdi.

Ve şimdi kağıdı kalemi hazırlayın bayanlar baylar, bazı insanlar için tavsiye vakti.

EĞER BU TAVSİYELERİ UYGULARSANIZ, İNSANLIKTAN NASİBİNİZİ TAM OLARAK ALAMAMIŞ BİR ŞEKİLDE YAŞAMAYA DEVAM EDEBİLİRSİNİZ!

- Sakın ama sakın tabağınızda kalmış artık yemekleri hayvanlarla paylaşmayın! Ne gerek var ki, çöpte eşelensinler dursunlar, spor olur hem.

- Zaten sokakta boş boş yatıyorlar, bir de siz yemek verirseniz, hareketsizlikten kilo falan alırlar

- Ama arada zehirli kıymayla besleyebilirsiniz. Yalnız az ve sık yemelerine dikkat edin, bir de çok çiğnesinler ki kilo almasınlar.

- Hayvanların açlıktan da öte en çok dayanamadıkları şey susuzluktur. Bu sıcaklarda su verip de ziyan etmeyin, küresel ısınmaydı bilmem neydi derken su israfı olmasın.

- Şımarık hayvan çekemem diyorsanız, sakın ama sakın gördüğünüz yerde başlarını okşamayın. Sevgiye açlık iyidir, dinç tutar hayvanları. Sevgide de diyet olur.

- En önemlisi de zaten bunları yapıyorum, bana yeni bir şey anlat diyorsanız bir ara buluşalım yapacak daha çok işimiz var:

1. Sizin vicdansızlığınızın diyetini neden bu hayvanlar ödemek zorunda bunu yazıp bülten halinde dağıtmamız lazım ki herkes sizin gibi davransın

2. Tüm bunların sonunda siz ve sizin gibilere insan diyemeyeceğimiz için bunun dışında ne gibi bir tanım bulabiliriz onu bir bulalım!!!!!!

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Dondurmanın şekline aldanıp da gülemedim


Eskiden, çoook eskiden dondurma yerken mutlu olurdum. Olur muydum? Bilmem çocuksun ya öyle şeylerden mutlu olursun herhalde.

Çocuk aklınla canın sıkılsa bir şeye, kafan bozulsa falan, verirler eline dondurmaydı şekerdi çikolataydı tatlı bişeyler, hooop yüzün güler anında.

Dondurmacı abi show yaptı, gül şeklinde sundu balkaymak dondurmamı. Bir süredir yaşamımı iyidiyetli olarak sürdürüyorum. Yani dondurmadan da öte yasağı delmenin tadının bile çok güzel gelmesi lazımdı.

Üstelik kendimi mutlu etmek için almıştım dondurmayı.

Mutlu oldum mu? Hayır.

Sonuç: Ya ben çok mutsuzum bu aralar, ya da gerçekten fazlasıyla iyidiyetli biri oldum.

Not: Bu yazı da çok depresif oldu zaten.

Boş Vaad: Belki koca bir tepsi baklava yesem mutlu olurum, o zaman da söz bu yazıyı daha farklı olarak yeniden yazarım.

Dondurma: Balkaymak değil ama sakızlısı şahaneydi.

Künefe: Yazıyla hiçbir alakası yok, zaten ne zamandır da yemedim. Ama kendisini anmadan da geçmek istemedim.


8 Temmuz 2009 Çarşamba

Biri diyet dedi mi hemen gözlerim doluverir


İyidiyetli durumuma tekrar kavuşma çabaları başgösterdi yine ...

Diyetten midir, sıcaklardan mıdır bilmiyorum...

Burdan tüm yetkililere sesleniyorum!!!

Fotoğraftaki yüz ifademi değiştirecek güçlükte serotonin salgılatacak bir çikolata istiyorum.

Not: Çikolata 0 kalori değerine sahip olsun lütfen


3 Temmuz 2009 Cuma

Diyette kaybeden kumarda kazanır


Geçen hafta minik bir Kıbrıs tatili yaptım. Malumunuz diyetimden saptığım için kendimi cezalandıracaktım.

Nitekim Casino'da hayatta en sevdiğim yiyeceklerden biri olan kaşarlı tostun çok güzel yapılıyor olması beni benden aldı. Ceza hakkımı 4 gün boyunca orda kullandım. 2 saatte bir 2-3 tost yiyerek kendime işkence yaptım.

Sonuç olarak evet diyette kaybettim ama kumarda kazandım!!!

30 Haziran 2009 Salı

Korkunun ecele faydası yok


Tatilde ne kadar ve neler yediğimi yazmaya o kadar tırsıyorum o kadar tırsıyorum ki o kadar olur yani...

Bulanık fotoğrafla amacım sadece kafa bulandırmak. Tabağım aslında boş, hiçbir şey yemiyorum ki ben, mahsusçuktan yer gibi yapıyorum, hem meze kilo aldırmaz ki, ayrıca diet kola içtim, zaten ekmek kadayıfı kalmamıştı yiyemedim, bla bla bla...


23 Haziran 2009 Salı

Kendi cezamı kendim kestim


Sen tut gırtlağını haftalarca, gir iyidiyet moduna, sonra tatile çıkmana bir hafta kala koyver gitsin. Oh ne ala walla!

Kızdım ben kendime çok kızdım. Madem bozdum iyidiyetli halimi, tatilde mide fesatı geçirene kadar yemek yeme cezası kestim kendime. Göreyim günümü canım ;)

19 Haziran 2009 Cuma

Diyete inanma diyetsiz de kalma



Tavşan buldum mu kaçırmam hemen bir diyet çektiririm. Seviyorum bu tavşanları yahu, bakınız bana ne çekti :)

Diyet miyet takma kafana
İhtiyacın yok verme kilo daha
Sana güzel bir yol göründü
3 vakte kadar gidiyorsun bir kebapçıya

16 Haziran 2009 Salı

Gel pisi pisi

Hava bir hayli sıcaktı, okullar tatil olmuş (ortaokulda mıydım lisede miydim hatırlamıyorum), ben evde bir güzel yatmış televizyon seyrediyorum. Televizyonda ne mi var? Bir önceki yazıda andığımız sevgili Baskül Ailesi.

O dönemler biskuvili pasta denemeleriyle bozmuştum kafayı. Bu sıcaklarda iyi gider düşüncesiyle limonlu muhallebi eşliğinde biskuvili pastamı yapmışım, soğutmuşum, ters çevirmişim limonun verdiği ferahlıkla gnam gnam diye yiyorum (bir dilim değil tabiki komple). Bir yandan da vicdan tık tık atıyo, yiyoruz kocaman pastayı ama hadi bakalım kilo almasak bari şeklinde.

Derken beklediğim dizi başladı. Bölümün konusu ve bir cümlelik açıklaması ekranda belirdi ve benim içimi limondan da ferah bir şey kapladı.

KİLOLAR KEDİ GİBİDİR. NE KADAR UZAĞA BIRAKIRSAN BIRAK YİNE SANA GERİ DÖNERLER.

15 Haziran 2009 Pazartesi

Kıroyum emmmee kalori bende

Zenginlik parayla olmaz, hiç kandırmayalım kendimizi. İnsanı zengin gösteren aldığı ve vermediği kaloriler sonucu oluşan göbektir.




Bırakın böyle kötü diyeti

Karşınızda hayatıma damgasını vurmuş en şahane dizinin müziği - Baskül Ailesi

Not: Dikkat güldürürken baya da bir düşündürür benden söylemesi :)

Hiç takmam umursamam
Yemek seçmem zayıflamam
Can boğazdan geçer madem
Diyetlerle uğraşmam

Guruluyuz ve de mutluyuz
Çünkü biz biraz kiloluyuz
Kadın olmak çok zor zanaat
Allah'a şükür etli butluyuz

Sebze mebze bi nebze gliserin diyeti
Bırakın böyle kötü niyeti
Bizim böyle sorunumuz yok
Karar verdik biz kestik diyeti

Rejim diyet hak getire
Yazık bu bedene
Şişmanlık sultanlıktır
Hiç işim olmaz baskülle

12 Haziran 2009 Cuma

Diyetibozuk biri değil miyim acaba?

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. 2 haftadır iyidiyetli davranıyorum. Ama ömür törpüsüymüş baştan söyliyim. Ne sosyal hayat kaldı ne de etrafımda sevenim. Bi yere gitsem yok ben onu yemem, yok bu çok kalorili bence sen de yeme diye diye insanlar benden kaçacak iyice. Tedirginim, örselendim, ertelendim.

Olayı dramatik halinden çıkartırsak evet insan kilo verdikçe rahatlıyo, hafifliyo, kendine güveni geliyo. Hatta bi ara bel bölgemde eriyen bıngıldaklara ayrılık hediyesi olarak akrostiş şiir bile yazasım geldi. Ama bi baktım BINGILDAK uzun kaçtı akrostiş şiir için.

İnsan sevdiğinden ayrılınca gider iki bira çakar di mi. Sakınnnn! Bira kaç kalori biliyo musun sen? Yanında tuzlu fıstık, yok cips, ay dur madem içiyoruz vuralım dibine, usta bizim kızarmış patatesler noldu, içtik içtik acıktım gidelim midye dolma tezgahına dadanalım. Ohoooo naaptın sen ya, uçtun gittin. İyisi mi git çikolata ye keyfin yerine gelsin, serotonin falan salgılarsın. Oppsss bu da olmadı çikolata ve diyet. Naaptım gittim bi salatalık (11 kalori) yedim teselli ettim kendimi.

Ama gelgelelim yaşama sevincim nerde, hani o baklavanın şerbeti ağzının kenarından akarken duyduğun haz, hani adananın acısından yandığında buz gibi ayrana saldırmanın verdiği telaş, hani en fazla kaç çöp şiş sığar bu lavaşa hesap kitapları... Ne anladık bu işten? Ne demişler iyilik yaap at denize, balık bilmezse halik bilir. Kanımın son damlasına kadar dayanmaya çalışıyorum (siyah üzüm yiyim ben kan yapar). İyidiyetimi kaybetmiycem. Yok yok yılmak yoook.

DİYETTEN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN! (pilavı çağrıştıran bu cümleden sonra yazarımız pilav yapmak için telaşla tereyağı, pirinç vs tedarik etmek için blogdan ayrılır, artık bir daha ne zaman yazarsa o zaman okursunuz)


10 Haziran 2009 Çarşamba

Yemek için Yaşamak için Yemek

Yok düşünüyorum düşünüyorum hayatın sırrı yemekte. Evet artdiyetli düşünüyorum, evet yaşamak için yemek yiyenlerden değil, yemek için yaşayanlardanım. Evet buna rağmen diyet girişimlerim hiç bitmiyor.

Evet bu feci bir çelişki. Ama zaten bu çelişkide boğulmasam neden yazıyım ki bu blogu? Giderim adam gibi yaparım diyetimi, veririm kilomu, mutlu mesut hayatıma devam ederim.

8 Haziran 2009 Pazartesi

Catwalk mode on!

Herkes ister fıstıkkk gibi vücudu olsun, sokakta yürürken catwalk modu hep açık olsun, ne biliyim bi yerlerde yemeğe gittiğinde "Bana sağdeceee salataaa, bir de diyet colaaa" diyebilsin. Yok ama olmayınca olmuyor.

Açık söyliyim öyle sürekli bana sadece bi salata diyen insan evladından da pek hazzetmem. Neden canım ülkemin nimetlerinden faydalanmıyorsunki? Bu topraklarda ne ustalar yaşıyor, o mukaddes eller Adana, kaşarlı pide, baklava, kadayıf vs. (say say bitiremem bunu kısa keselim) ne kebaplar ne tatlılar yapıyor. Neden kısıtlayasın salatayla kendini. Ya da illa salata diyorsan git kısır ye bari. Caesar salata da neymiş, nerden tanıyosun Sezar'ı ne zaman bu kadar samimi oldun diye sorarlar adama!


7 Haziran 2009 Pazar

Artdiyetliysem suç bende mi?

Artdiyetliyim evet bu blogu da o yüzden açtım. Herkes bilsin ne kadar artdiyetli olduğumu. Ömrüm boyunca öyle ciddi bir kilo sorunum olmadı. En fazla 10 kiloya ulaşmış fazlalıklarla uğraştım durdum (Kemiklerin kalın bu arada hahah duy da inanma). Kah incecik oldum, kah bir anda 7 kilo aldım. Ama sanırım asıl beynim de bir fazlalık var ki o bölge sadece yemek odaklı düşünsün, diyetle kafayı bozup sonra yapamasın diye. O bölüm çok güzel çalışıyor saolsun.

Bu blogda değişik diyet girişimleri, ya da diyete hiç girememenin püf noktalarını bulabileceksiniz. Bu arada diyetisyenler kızmasın ama hiç hoşlanmıyorum kendilerinden. Her zaman kendi derdime kendim derman oldum. Mesela pazartesi sabahı giriyodum diyete, öğle yemeğinde bozuyodum, yemek bitince yine giriyodum, sonra akşam yemeğine kadar yine diyet, yemek yerken bozi yine gir. Mis gibi değil mi? Sorarım böylesi varken neden daha fazla ödeyesiniz? (tahmin ediyorum bir diyetisyenin muayene ücreti 150tl vardır). Dedim ama artdiyetliyim, hiç kızmayın diyetisyenleri kötülüyor bilmem ne diye.

Gelgelelim, enteresan girişimlerim, muhtelif zamanlarda hızlı kilo veriş-alışlarım oldu. Yemek yemeyi çok seven bir bünyem, diyeti reddeden bir beynim var. Sonra dedim ki bir bloga dökeyim ben bunları. İlerde 50 kilo fazlam olduğunda harakiriden hemen önce okur feyz alırım. Bu nedenle de......

(Saatlerimiz 11:55'i gösterirken öğle yemeği vakti gelmiştir ve blogumun ilk yazısını tamamlamak mı yemek mi, hah bu da soru mu? Kalın sağlıcaklaaaa)